31.07.2025
“KOMİSYONUN NASIL ÇALIŞACAĞINA ÜYELERİ İLK TOPLANTIDA KARAR VERECEK, ABDULLAH GÜLER’DE ALTIN HİSSE Mİ VARMIŞ?”
“NİTELİKLİ ÇOĞUNLUKTA YANLIŞ HESAPLAR YAPILIYOR”
“BÜTÜN GENEL BAŞKANLARIN HUKUKLARI BİRBİRLERİNE EMANETTİR”
“ÜMİT EDİYORUM Kİ SAYIN YÜKSEKDAĞ DA SAYIN DEMİRTAŞ DA ÖZGÜRLÜKLERİNE KAVUŞUR VE SİYASİ HAYATTAKİ YERİNİ ALIRLAR”
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Kandıra Cezaevi’nde görüşmeler gerçekleştirdi. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özel, ziyaretlerinin ardından yaptığı açıklamada, “Değerli arkadaşlar bugün cezaevinde 8,5 yıldır burada olan o dönemki HDP’nin Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ı ziyaret ettim. Bir partinin Genel Başkanı’nın bir diğer siyasi partinin Genel Başkanı tarafından cezaevinde ziyaret edilmesi kadar ayıplı bir durum yok. Bunu daha önce Sayın Ümit Özdağ’ı ziyaret ettiğimde de Sayın Selahattin Demirtaş’ı ziyaret ettiğimde de söylemiştim. Biz farklı partileriz. Zaten parti demek o demek. Aynı olsan aynı partide olursun. Farklı parçalarıyız siyasetin. Ama bütün Genel Başkanların hukukları birbirine emanettir. Maalesef bir siyasi partinin Genel Başkanı elinde bulundurduğu kamu gücüyle, siyasi rakiplerini ekarte etmek için elinden geleni yapıyor” dedi. Özel, şöyle devam etti:
“ÖZGÜRLÜKLERİNE KAVUŞACAKLARI GÜNLERİ ÜMİT EDİYORUZ”
“Selahattin Demirtaş ‘Seni başkan yaptırmayacağız’ dedi diye başına gelmeyen kalmadı. Ama şimdi farklı bir sürecin içindeyiz ve Sayın Figen Yüksekdağ da Sayın Selahattin Demirtaş da ümit ediyorum çok uzamayan vadelerde özgürlüklerine, ailelerine kavuşur; siyasi hayattaki yerlerini yeniden alırlar. Zaman zaman şöyle şeyler görüyoruz. Bir siyasi parti başka bir siyasi partinin Genel Başkanı’nın tutukluluğuna ses etmiyor veya destek veriyor. Öbürü ona ses etmiyor, destek veriyor. İşte o zaman bu adil olmayan rejim kazanıyor. Biz ilk önce siyasetçilerin söylemlerinden dolayı, siyasetçilerin siyaset yaptıkları için hapiste olmalarına itiraz edeceğiz hep beraber. Sonra kendi içimizde yarışacağız, kavga edeceğiz ama demokratik zeminde yapacağız bunları. Sayın Erdoğan yenemediğini, bileğini bükemediğini içeri atıyor. 19 Mart süreci bundan farklı bir süreç değildir. 19 Mart’tan beri de İstanbul’un seçilmiş Belediye Başkanı hem de üç kez üst üste seçilmiş, Erdoğan’ı dört kez üst üste yenmiş, beşincide de yeneceği belli olan Erdoğan’ın korktuğu Ekrem İmamoğlu içeriye atıldı. Ama yapılan iş, sadece İstanbul’un yerel seçim iradesine değil, Kocaeli’nin gelecek seçimlerde Cumhurbaşkanı’nı belirleme iradesine de yapılmış bir darbe girişimidir. Bunu böyle görüyoruz. Sayın Figen Yüksekdağ ile de hem bugünkü siyasete ilişkin, geçmişe ilişkin ve Türkiye’nin geleceğine ilişkin verimli bir sohbet gerçekleştirme imkânı oldu. Dediğim gibi seçmenlerinin tercihlerine saygılı yasal düzenlemelerin en hızlı şekilde yapılacağı ve özgürlüklerine kavuşacakları günleri ümit ederiz.”
“MOTİVASYONUM AZALMADAN BURADAN AYRILIYORUM”
“Onun dışında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden burada tutuklu olan Sayın Melih Gecek’i, maalesef beş yıldır aslında Erzincan’da tarım yapan, bir yıl İstanbul Büyükşehir’de görev yapmış olan Serdal Taşkın’ı, benim çok sevdiğim Öykü Ajans’ın sahibi ve siyasi iletişimde Türkiye’de çok önemli bir isim olan Necati Özkan’ı ve herhalde bu süreçte herkes zorluklar yaşıyor ama en büyük haksızlık, en büyük iftira ve en büyük hak ihlallerine uğrayanlardan bir tanesi olan Fatih Keleş’i ayrı ayrı ziyaret ettim. Bu iftira mekanizması Ekrem İmamoğlu’na en yakın bir isim üzerinden kurulsun diye evladı ile tehdit edilen Fatih Keleş’i ziyaret ettim. Dünya siyaset tarihinde değil; yargı tarihinde görülmüş en ayıplı şeyler… Yani işkence olsa memlekette onu da yapacaklar Fatih Keleş’e. Fatih Keleş’i olduğu yerden buraya yolladılar. İkide bir alıyorlar. İstanbul’a götürüyorlar. Gittiği yerde avukatı yok. Diyorlar ki ‘İfadeye çağırmadık.’ Giderken diyor ki ‘Nereye götürüyorsunuz? Talebim yok.’ Mahkemesi olsa götürürsünüz, ‘İfade vereceğim’ dese götürürsünüz. Yolda başına bir şey gelse hesabını kimse veremez. İstemi dışında alıp bir tutukluyu götürüyorlar. Bir odada bir başsavcı, üç savcı. ‘Hani avukatım?’ ‘Gerek yok.’ ‘Niye?’ Diyorlar ki ‘Sohbete çağırdık.’ Sonra da lafı oğluna getiriyorlar. Sonra ‘Benim kimseye atacak iftiram yok. Çünkü benim itiraf edeceğim bir suç yok’ deyince 26 yaşındaki Mustafamızı sırf babasına zorluk olsun diye rehin alıyorlar. İkide birde kendisine birini yolluyorlar, birilerini yolluyorlar. ‘Haydi, gelsin ifade versin. Oğlanı bırakalım.’ Şoförüne kadar alıyorlar. Fatih Bey iftira atamadıkça, olmayan şeyi itiraf etmedikçe… Ki kendisine diyorlar ki ‘İtiraf et, tutuksuz yargılanırsın. Cezan onaylandığında da bir yıl ya yatarsın ya yatmazsın. Sana böyle bir şey ayarlarız.’ Savcının teklifine bakın arkadaşlar. Olacak iş mi? Dimdik ayakta durduğu için hepimizin gurur olan Fatih Keleş’i; oğlunu da ziyaret etmiştim, burada ziyaret ettim. Necati Bey’in her zamanki gibi görüşlerinden istifade ettik. Serdal Bey’in beş yıldır tarım yaptığı yerden apar topar gelmesine ve böyle bir şeye muhatap olmasına hayret ettik. Melih kardeşim de birçok seçim koordinasyonunda filan kendisi görev yapmıştı. Görünce tanıdım. Melih kardeşimin de uğradığı haksızlığa üzüldük. Evladının sınavdaki başarısına da sevindik. Kocaeli Cezaevi’nden dayanışma duyguları ile ayrılıyorum. Büyük bir morallere, büyük bir motivasyonla geldiğim buradan hiç moralim bozulmadan, motivasyonum azalmadan, başaracağımıza olan inançla, ahlaki üstünlüğün elinde olduğu, psikolojik üstünlüğün partisinde olduğu, çoğunluk enerjisinin arkasında olduğu bir Genel Başkan olarak mücadele etmek üzere buradan da dün nasıl Silivri’den ayrıldıysak ayrılıyoruz arkadaşlar.”
“BİR PLAN, HERKES BİLİYORSA PLAN OLMAZ”
Ekrem İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı Adayı olamaması durumunda planının ne olacağı sorulan Genel Başkan Özel, şu yanıtı verdi:
“Bir plan herkes biliyorsa plan olmaz. Ekol TV’nin de bu konuda merakına saygı gösteriyorum ama o da cevaba saygı göstersin.”
Genel Başkan Özel, kendisi hakkında dokunulmazlığın kaldırılması için bir çalışma olup olmadığına, “Öyle bir çalışma yok” cevabını verdi.
“ABDULLAH GÜLER, HADSİZLİK ETMİŞ”
AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler’in komisyonunun basına kapalı yürütüleceğine ilişkin açıklamasını değerlendiren Özel, “Abdullah Güler’e kötü bir şey demek istemem. Grup Başkanıdır, birlikte görev yaptık. Ama hadsizlik etmiş. Birincisi şu: Bu komisyonun nasıl çalışacağına bu komisyonun üyeleri yapacağı ilk toplantıda karar verecek. Bu kararı verirlerse hep beraber, buna da saygı duymak lazım. Komisyonun başka bir tür çalışacağına da… Abdullah Güler kim oluyor? Onda altın hisse mi varmış? Adalet ve Kalkınma Partisi 21 kişisini yollar, o kişilere ‘İlla kapalı oturum isteyin, basına kapalı olsun’ diye konuşurlarsa konuşsunlar. Orada tartışılacak. İşte nitelikli çoğunluk, yanlış hesaplar yapıyorlar. İYİ Parti katılmayınca 47’ye falan düşmüyor arkadaşlar. 48’e düşmüyor. Çünkü üye tam sayısının salt çoğunluğu, üye tam sayısının nitelikli çoğunluğu olur. Komisyon kurulduğu an bildirilen rakam üzerinden hesaplar yapılır. O eksikliği de giderelim. Bazı arkadaşlar kendi niteliklerini tartışmışlar attıkları tweette. Diğer taraftan şu kadarını söyleyeyim. Komisyonun nasıl çalışacağına komisyon karar verecek. Bunu böyle konuştuk. Meclis Başkanı’nın yapmadığını Abdullah Güler yapıyor. Hadsizlik yapıyor. Daha ilk günden komisyon üstüne tahakküm kurmaya çalışıyor. Bu bir. İkincisi tut ki bu komisyon karar verildi ve kapalı çalışıyor. Değil mi? Basın yok. O zaman ‘İyi ki CHP girmiş’ diyecek misiniz arkadaşlar? Dünün endişelilerine söylüyorum. O komisyonda ne olup ne bittiğini, o komisyonda gerekli yerde müdahaleyi, gerekli yerde hep ne diyorduk, şeffaflığa vurgu yapıyoruz değil mi? İyi niyetle çalışsın, şeffaf çalışsın, kimseden bir şey gizlemesin. Şehit ailelerini, gazileri üzmesin. Terörden zarar gören herkesi dinlesin, sivil topluma açık olsun. Bak Abdullah Güler’e kalsa kapılarını kapatıyor komisyonun. İyi ki CHP var ki bugün bu cevabı veriyoruz. Yarın da komisyonda basının bilgilendirilmesi konusunda en doğru yöntemi… Elbette böyle hassas olan bir komisyon. Örneğin MİT Başkanı gelecek sunum yapacak. Kapatacak tabii kapıları. Biz ‘Bu kapıyı açın’ da demeyiz, MİT’ten duyduğumuz hiçbir şeyi de dışarıda gidip söylemeyiz. Ama bu komisyon basına kapalı çalışacak, ona komisyon karar verecek. Komisyonun vermediği bir kararı AK Parti’nin Grup Başkanı veremez.”
“ANAYASA MAHKEMESİ KARARINDAN MEMNUNİYET DUYUYORUM”
Özel, AYM’nin Tayfun Kahraman hakkında hak ihlali kararı vermesi ve Kahraman’ın yerel mahkemece yeniden yargılanacak olması hakkındaki soruya şu yanıtı verdi: “Şimdi Anayasa Mahkemesi’nin kararı doğru bir karar ve büyük bir memnuniyet duyuyorum. Tayfun benim üyemden öte kardeşim. Yani evladı, evladım. Bu kararın verilmiş olması doğru bir karardır. Yerel mahkemenin de en kısa sürede, Anayasa Mahkemesi’nin kararı gereğince hem yeniden yargılamayı hem de bu tutuksuz yargılama noktasında bunca zamandır olan hak ihlalini ortadan kaldıracak kararı vereceğine inanıyorum. 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi herhalde adli tatil olduğu için bir nöbetçi heyet var büyük ihtimalle. O heyetin de bir an önce hukukun gereğini yapacağına yürekten inanıyoruz. Bekleyeceğiz ve ümit ederim bugün, yarın en doğru kararı verirler.”
“KOMİSYONUN GÖREVİ DEMOKRATİKLEŞMEDİR”
Genel Başkan Özel, hukuksuz yargı süreçlerinin komisyona taşınıp taşınmayacağı sorusunu şu ifadelerle cevapladı:
“Şimdi o komisyonun görevi demokratikleşme. Demokratik bir ülkede olmaması gereken her şey orada masaya taşınacak. Zaten Cumhuriyet Halk Partisi düşünsenize bu kadar ağır hak ihlallerinin olduğu bir süreci sadece kendi adına da değil, dün Ümit Özdağ Zafer Partisi’nin Genel Başkanı adına, yarın bir başkası adına. Bugün Türkiye’de sivil siyaset yargı eliyle dizayn edilmeye çalışılıyor. Ve bu aslında AK Parti ve MHP’deki siyasetçileri de tehdit ediyor. Şu kadarını söyleyelim. Yarın iktidar değişti. Bu açtıkları yoldan yapmayacağız da biz yürümeye karar verdik. Bir tane savcı yolluyorsun oraya, hem de aslında fevkalade CHP’li birini başsavcı diye yolluyorsun. AK Partili bütün belediye başkanlarına ki şu anda Aziz İhsan Aktaş’ın ihale aldıklarının yüzde 17’si CHP’li, yüzde 83’ü AKP’li. İstediğin kadar geriye de gidebiliyorsun. Geçmişteki ve bugünkü iktidara geldik, şu anki bütün AK Partili belediye başkanlarını toplarım. O iftiracıya bütün belediye meclis üyelerinin isimlerini verdirir onları alırım. Her birinin yerine CHP’li belediye başkanvekili seçerim. Her bir AK Partili belediye başkanının da haysiyetiyle oynarım, utanmasam. Yapmayız da dönerim evlatlarıyla, çocuklarıyla tehdit ederim. Her topun bir geriye dönüşü var. Allah’tan biz intikam fikrinin insanları değiliz. Demokrasi fikrinin, adalet fikrinin insanlarız. Bakın bir gözü dönmüşe denk gelecekler, bu yaptıkları zulüm ilk seçimden sonra kendilerine dönecek. Bütün AK Partili milletvekilleri, belediye başkanları, belediye meclis üyeleri bu delibozukların açtığı yoldan gidecek bir delibozuğa denk gelse tehdit altındalar. Demokratik siyaset tehdit altında. İftiranın güç kazandığı, gerçekliğin irtifa kaybettiği bir algı yönetimi sürecine, sağ olsun bu kardeşlerim de gerçi TRT burada yokmuş, diğerlerini de şimdi şey yapmayayım. Adı geçen bazı kardeşlerim de elinden gelen katkıyı sağlıyorlar. Hakikatin arkasında durmak lazım, hakikatin. İftiranın arkasında durmamak lazım. Hakikatin arkasında durmak; hem bütün gazetecilerin mesleki görevidir, hem de her birinizin insani görevidir. Teşekkür ederiz arkadaşlar, sağ olun.”